Steins;Gate 0 – 2. Bölüm

Yeterince ağladık mı? Ağladıysak o zaman kaldığımız yerden biraz daha ağlamaya devam edebiliriz çünkü yaşamak bu değil.

Öncelikle söylemeliyim ki bir önceki yazıda açılış ve kapanışla ilgili sözlerimi komple yutturdular bana. Müzik konusunda hâlâ ilklerle boy ölçüşemez ama O GÖRSELLER NEYDİ ÖYLE? Açılış bir sürü foreshadowing ile dolu, kapanış muazzam güzellikte. Açılış Kurisu’nun, kapanışsa Mayuri’nin gözünün açılmasıyla karşılıyor bizi. Çok çok çok çok çok kaliteli duruyor her şey. Ayrıca açılışta henüz tanışmadığımız 2 karakter daha gözüküyor. Aslında biz onları ismen ilk sezonda duyduk ama fiziksel olarak hiç görmemiştik. Onları da göreceğiz yakında elbet.

Bölüm içerisinde komple VN müziklerini kullanmaya devam ediyorlar. Ama dinlemek için YouTube’ta gezinirken gerçekten çok dikkat edin. Çünkü 2 yıllık VN olduğu için insanlar direkt VN sahnelerinden resimleri koyuyorlar videolara. Sadece oyun sonundan 1-2 CG görmeniz bile tat kaçırabilir. Eğer “şu sahnede çalan parça neydi” diye merak ediyorsanız bana sorabilirsiniz, atarım ben size.

---

Gelelim bölümün kalanına. Hoşuma gitmeyen bir unsur var. Maho’nun yüz ifadeleri olması gerektiği gibi olmuyor. Yani oyunda Maho’yu Maho yapan sürekli garip garip şekillere giren suratıydı. Bir önceki bölüm sonuna koyduğum resimde bile görmüşsünüzdür ki Okabe “IGIARI” diye bağırdığı an Maho’nun suratı şapşallaşıyordu. Burada sanki hep aynı tip konuşuyor gibi. Yakın çekimlerde yüzüne çok özeniyorlar halbuki; ama ifadelerde sıkıntı var. Yani ben şu üstteki ekşi suratı da görebilmek isterdim. Hatta bunun buruk gülümseyen bir versiyonu daha vardı ama klasörümde bulamadım. Neyse ilerde düzelir umarım.

Konferans kısmı biraz oldu bittiye gelmiş. Amadeus’un neden yapıldığı üzerine çok değinilmemiş gibi geldi. Sanki sadece yapay zeka üzerine bir şeyler yapmak istemişler ve yapmışlar gibi olmuş. Halbuki Amadeus’un yapılma amaçlarından biri Alzheimer gibi hastalıklara vs bir şekilde çare olmak. İnsanların anılarını ve deneyimlerini veriler halinde depolayıp, eğer ki hafıza kaybı gibi sorunlarla karşılaşılırsa yine bu verileri kullanarak geri yükleme yapmak. Bunun gibi faydalı amaçları açıklayıp etkiliyordu kalabalığı Maho. İnsanların sinirlenmeye başladığı kısım da biraz garip olmuş. İnsanlar oradaki teknik aksaklık yüzünden sinirlenmemişti normalde. Leskinen dinleyicilerin istedikleri soruyu sorabilmeleri için süre tanımıştı. Onlar da sırayla bu bölümün başında rastgele havaya atılan soruları insan gibi sırayla sormuşlardı. Bir yerden sonra sorular haddini aşmaya başladı ve Kurisu’ya kadar geldi. Ne zaman ki Kurisu’ya kötü laf geldi, bizim Okabe adeta Phoenix Wright gibi Objection! çekiverdi. Sonrasında da zaten konu dağıldı ve Amadeus Maho çıktı. En azından ben böyle hatırlıyorum, animedeki o yaşanan teknik aksaklık muhabbetini hiç hatırlamıyorum. Sadece Maho bazı yerlerde çevirmekte zorluk yaşamıştı Leskinen hızlı konuştuğu için. Animeye sonradan mı eklediler acaba, bilemedim. 2. bölümü bağlamak adına da yapmış olabilirler.

Amadeus Maho’nun olduğu sahneyi güzel kotarmışlar. Amadeus’un çalışma prensibini doğru düzgün göstermekte. Kalabalıktaki heriflerin gidip sapık sapık şeyler sorması da eminim tamamen “bilim” adınaydı.

Maho 😦

Okabe ve Maho’nun tanışma sahnesi güzel kotarılmış. Maho’nun kıyafetine vurgu atlanmamış bu sefer çünkü seminerdesiniz ve kız pijamamsı bir şeyle geliyor illaki bir yerde muhabbeti geçecekti. İsmiyle ilgili konu açılınca ben aslında muhabbeti geçer diye düşündüm ama bahsetmediler. Maho neticede Amerika’dan gelmiş bir kız ama ismi Japonca. Christina gibi bir şey değil yani. Kurisu’nun aksine Maho has Japon. Neyse gelelim Okabe’nin yaptığı muhteşem bilimsel konuşmaya. Amadeus’un en büyük problemi, havuza alınan bu verilerin tekrar beyne aktarımında yaşanabilecek sorunlardı. Okabe’yse Kurisu’dan bunun nasıl mümkün olabileceğini öğrenmişti. Zaten yine bu konuşma esnasında öğrendik ki departmanındaki kimse onun bu yolu kanıtlayabileceğine inanmamış ve Makise de bu sebeple bırakmış çalışmayı. Tüm bu olayın Maho için ne kadar kötü olduğunu düşündükçe kızın öyle ağlamasına daha da üzülüyorum. Arkadaşınız bir teori sunuyor; ama etrafta kimse ona inanmıyor. Arkadaşınız bunun üzerine çekiyor gidiyor Japonya’ya. Kısa bir süre sonra da öldürüldüğü haberini alıyorsunuz. Maho’nun bu projeye niye bu kadar sıkı tutunduğuna dair gayet yeterli bir sebep.

Ya ayakları havada kalmış ;_;

Leskinen reyiz sonunda bu bölümde bolca sahne alabildiği için çok mutluyum. Onun o aksanlı Japonca konuşmasını acayip özlemişim. Gerçekten seiyuu çok başarılı. Bu sezon tam bir meme material olacak Leskinen’in replikleri. Neyse onun sebeplerine geçelim. Kendisi zaten Okabe’yi konferansta gözüne kestirmişti Kurisu meselesinde hoplayınca bizimki. Amadeus’un sürekli aynı kişilerle konuşa konuşa “yeni tepkiler” göstermemesinden haklı olarak yakındığı için, onu tanıyan “daha dışarıdan” birini öne sunmak istiyor. Amadeus’u da Okabe’nin yanına salarak bir çeşit “görüp geçirmesini” istiyor diyebiliriz. Şahsen benim de elimde böyle bir icat olsa ben de yeni şeyler görmesine ve kendini güncelleyebildiğine şahit olmak isterdim.

Solda da Maho var he

Gelelim Amadeus Kurisu’ya. Öncelikle animenin batırdığı çok fena bir konu var. O da şifre girme sahnesi. Kardeşim SARİELİ kim? Salieri olmasın sakın o? Acayip kahroldum, you had one job White Fox. Koskoca Amadeus dururken oraya Sarieli yazmak nedir şok oldum. Umarım sezon boyu böyle yazmaz yoksa yandık ahaha şaka gibi.

---

Neyse devam edeyim. Geçen yazıda bahsettiğim “Kurisu o bildiğimiz Kurisu olmayabilir bakın” konusunu bu bölüm Maho dillendirdi. Okabe’yi sıklıkla uyarıyor “Aman bu Kurisu’ya o kadar bağlanma, zamanla fark edeceksin zaten onun bildiğin Kurisu olmadığını ve onun yokluğuyla yüzleşmek daha acılı olacak” gibisinden. Buradan aslında 6 ay boyunca önümüzde ne tip bir dramın yaşanacağının ufak bir çıtlatması yapılmış oluyor. Okabe, Amadeus Kurisu’ya bağlanma.

yak yak yak yak yak yak yak yak yak yak yak yak yak yak yak yak yak yak

Kurisu’yla karşılaşma sahnesinde siz nasıl hissettiniz bilmiyorum ama benim gözümden birkaç damla yaş aktı. Okabe için 8 aysa, bizim için yıllar oldu ekranda hareket eden bir Kurisu görmeyeli. Üstelik o geçmişten sahneleri de koyarak iyice canımıza okudular. Okabe’nin buradaki tepkilerini çok iyi kotarıyorlar ya, gerçekten zorlandığını hissediyoruz. Hareket eden Kurisu demişken, CGI kullanımını fark etmişsinizdir. Gözünüze batmasın, zira VN’de de tam olarak bu şekilde anlatılmıştı. CGI kullanıldığı belirtilmişti, o yüzden görünce başta afalladım ama sonra dank etti kafama. Bayağı garip oluyormuş Kurisu’yu böyle CGI olarak görmek yalnız. Karakterine gelirsek gördüğünüz üzere bizim tanıdığımız Kurisu’dan birazcık farklı. Yer yer o eski Christina kişiliğinden izler olsa da, Maho’ya hep senpai vs demesinden anlaşıldığı üzere aslında farklı bir yönünü de görmüş oluyoruz. Maho’yla Okabe’yi başta sevgili sanması acayip trajikomik bir olaydı. Şükür Leskinen odayı LINTAHLO MY BOY diye böldü de daha fazla canı yanmadı bizimkinin. Ayrıca Christina çıkışlarını özlemişiz değil mi, şöyle bir flashback yaşadık en güzelinden. Zaman makinesi sorusuysa aslında çok güzel bir detaydı. İlk sezonda Kurisu’nun konferansında aynı soruyu Okabe yine sormuştu; Kurisu tarafından güzelce ağzının payını almıştı. Buradaysa bakış açısı “olmaz ama imkansız da değil” şeklinde. Yani burada çeşitli ihtimaller doğuyor. Kurisu o gün bize yalan söylemiş olabilir, Amadeus Kurisu artık bildiğimiz Kurisu’nun düşüncelerinden kopup kendi bakış açısını geliştirmeye başlamış olabilir gibi gibi.. Hiçbir şeyden emin değiliz henüz, unutmayalım ki Amadeus hakkında hâlâ bir sürü problem var.

İşin Mayuri kısmına gelirsek, fark ettiğiniz üzere artık labda yaşananlar bize çok uzak şeylermiş gibi gelmeye başlıyor. Okabe insanlarla sosyalleşirken onlar eğlenceli ne varsa yapmaya devam ediyor kendi aralarında. Okabe’nin bu ortamdan ne kadar soyutlandığını ufaktan görüyoruz. Ayrıca laba gitmeye Suzuha yüzünden çekindiği detayı da konmuş bu sahneye. Geçen bölüm söylemiştim Suzuha’nın Okabe’ye aslında tripli olduğunu. Çatıda geçen diyalogtan sonra bu olay iyice alevleniyor, çekiniyor bizimki Suzuha’nın karşısına çıkmaya. Bu bölümü tamamen Amadeus Kurisu’ya ayırdıkları için işin bu yüzüne pek odaklanamadık. Muhtemelen bir sonraki bölüm diğer lab üyeleriyle yine takılacağız bir süre.

Amadeus Kurisu ise artık cep telefonumuzda. Bir önceki oyunda, yani ilk sezon zamanları kapaklı bir telefonumuz vardı. Teknoloji geliştiği için artık dokunmatik ekranlı hoş bir telefonumuz var. Amadeus’u da buraya uygulama haline getirmişler, yani kenarda köşede böyle Kurisu’yla sık sık konuşacağız. Yine güzel bir detaysa Kurisu’nun Maho vs yokken bizim tanıdığımız Kurisu’ya dönüşmesi oldu. Tripler atılmaya başlandı, eski Kurisu’nun hareketleri yapıldı. Okabe ağlayınca hepimiz ağladık, dayan reis biliyoruz ne kadar zor olduğunu. ;_; Ayrıca Maho’nun da telefonunda yine Kurisu var, buradaysa bizimle konuştuğundan birazcık farklı takılıyor. Bunlar böyle zamanla yer yer eğlenceli, yer yer dramatik sahnelere yol açacak. Artık haftalar nasıl geçecek bilmiyorum.