AI: The Somnium Files

A-set, you bet!

2019’u bitirmeye az bir süre kalmışken yine 2019’da çıkmış ama onca ödül ve GOTY zırvalarının arasında kesinlikle hak ettiği değeri görememiş bu oyunu tanıtmak istiyorum. Tabii ki bu değeri görmemesinde oyunun bir visual novel olması ve “anime çizimleri” barındırması yeterli oluyor. İlla strateji/aksiyon işine dönecek mevzu, yüz saate yakın kendini oynatacak falan anca o zaman değer görüyor Fire Emblem gibi. FE’nin ödül almasına aşırı sevindim bu arada, çok şükür “JRPG bu ya sapıkçadır bu şimdi” yaftası yemeden hakkı verildi.

Zero Escape, 999 veya Danganronpa oyunlarından birini mutlaka duymuşsunuzdur. Somnium’um arkasında Zero Escape serisinin yazarı Uchikoshi Koutarou, stüdyo olarak da Danganronpa’nın aşırı popülaritesi sayesinde herkesin en az bir kez görüp duyduğu Spike Chunsoft var. Ben son 2 yıldır Chunsoft’un batı kitlesi için yaptığı PR çalışmalarını aşırı takdir ediyorum. Sadece geçen gün çıkmış ve külliyatta doğru düzgün bir önemi olmayan Steins;Gate dating sim oyunu çıktı diye günlerdir SG içerikli tivitler atıyorlar. Ayda en az 1 kez tüm oyunlarına mutlaka indirim getirmeleri, bundlelarında gerçekten hesaplı indirimler sunmaları falan şahane. Lokalizasyon ekibi de çok kaliteli, orijinalinde kendi dilinde yazılmış mizah unsurlarını hiç sırıtmadan İngilizce olarak bize yansıtmayı çok iyi başarıyorlar. 428 ve Danganronpa’yı da aynı şekilde övmüştüm okurken. Bu arada oyun Japonca, Çince ve İngilizce olarak aynı gün çıktı, İngilizce için beklemiyor oluşumuz muhteşem. Hiç kasmadan PS4, PC ve Switch platformlarına da aynı anda sundular.

Somnium bir cinayet çözme oyunu olarak başlıyor, insan ilk bakışta “haa anlaşıldı her bölüm bir cinayeti çözeceğiz” diye düşünüyor. Fakat siz ne zaman “hah şimdi katili bulduk sonunda çözülüyor bu dava” deseniz oyun size beklenmedik şeyler sunuyor; kesin katil olarak gördüğünüz birinin öldürülmesi gibi. Ben başta hızlı hızlı ilerleyip bir an önce “başlangıç cinayetini” çözeyim oyunun asıl kısımlarına geleyim diye düşünmüştüm ama baktım ki bu oyun aslında tek bir cinayeti anlatıyor, arkama yaslandım ve her ögesinin tadını çıkarmaya baktım. Oyunu bitirmem yaklaşık 27 saat sürdü, kalan achievement ve bazı sahneleri de göreyim dersem totalde 30’u bulur. Her anı gerçekten dolu dolu 30 saatti ve oyundan tatmin ayrıldım.

Ana karakterimizin adı Date, kendisinin sol gözü yok. 6 yıl önce başına bir şey gelmiş ama karakterimiz hatırlamıyor. Boss diye seslendiği güzeller güzeli ablamız onu bulmuş ve kendi ekibine dahil etmiş. Olmayan sol gözüne de AI-Ball yani kısaca Aiba dedikleri bir robot göz takmışlar. Burada tatlı bir kelime oyunu yapmışlar elbet, Japonya’da robotlar için kullanılan AI-bot terimi Aibo olarak okunduğunda “dost/partner” gibi bir anlam taşımakta. Aiba oyun boyunca bize her konuda yardımcı olan hatta çoğu zaman ölümden bile kurtaran bir karakter. Böyle güzel tasarımlı bir kızımızı sadece gözümüzden doğru konuşsun diye koymamışlar elbet. Kendisi oyunun “gameplay” kısmı olan Psync bölümlerinde TP açısıyla oynanabilir karakter oluyor.

Psync dediğimiz olaysa bir cihaz yardımıyla insanların beynine girmemizden ibaret. Uchikoshi işin içinde olunca zaten mutlaka bilimsel olgular oyunda yer alıyor. Remember11 ve Ever17 vnlerinde en sevdiğim routeları da Uchikoshi yazmıştı, adam bilimsel açıklamaları böyle hikayelere yedirmek konusunda çok usta. Beynine girme olayı şöyle gerçekleşiyor, iki kişi gözlerine VR aleti gibi bir şey takıp oturuyor ve uyutuluyor. Beyin tam REM evresine girdiği an cihaz aktifleşiyor ve gözümüzdeki AI istediği formda karşımızdaki kişinin o an rüya olarak gördüğü evrende fiziksel olarak dolaşabiliyor. Gameplay kısmı burası demiştim, sözlü olarak bilgi alamadığımız kişilerin bu şekilde rüyalarına giriyoruz. Rüyalar mutlaka o karakterin daha önce gördüğü ve onda etki bırakan şeyler üzerine olduğu için, karakterlerin iç dünyaları hakkında sağlam bilgiler ediniyoruz. Her rüyada bize sunulan “Mental Lock” dedikleri puzzlelar var, belirli nesnelerle belirli etkileşimlere girip rüyayı çözmemiz gerekiyor. Bunu yapmak için toplam 6 dakikamız var ve yaptığımız her etkileşim bu süreden belli başlı saniyeler götürüyor. Yani kafanıza göre her seçeneği tek tek deneme lüksünüz yok.

Bu olay beni biraz üzdü çünkü bazen çok komik seçenekler çıkıyor, hatta oyunun en eğlenceli kısımları Aiba’ya tuhaf şeyler yaptırmak diyebilirim. Bulduğu tencereyi kafasına geçirtebiliyor, cansız mankenle flört etmesini sağlayabiliyor veya seppuku yaptırabiliyoruz. Yaptığımız etkileşimler bazen bize 1/2, 1/6 veya x2 gibi zaman kontrol bonusları veriyor. Bunları kullanarak bir seçenek atıyorum 30 saniye götürecekse 1/2 kullanarak 15 saniyeye indirebiliyoruz. İlk psynclerde o kadar gerekli olmasa da sonlara doğru bu bonuslar olmadan zamanında bitirebilmeniz neredeyse imkansız. Hatta son psyncte sadece bu bonusları kullanmak da yetmiyor, zaman planlamasını iyi yapmazsanız daha yarı yolda game over oluyorsunuz. Özetle ben bayıldım psync olayına, hele bir tanesinde yayıncı bir kızın beyninde Minecraft dünyasına girmiştik. Elimize kazmayı alıp duvarları kaza kaza eşya craftlıyorduk, karakterimiz de tıpkı Minecraft gibi küp karaktere döndürmüştü kendisini.

Normalde bu tarz oyunların en büyük sıkıntısı pacing olur. Yani oyunun günlük muhabbetleri sizi inanılmaz sıkar ve sadece “hadi artık aksiyona geçelim” diye beklersiniz. Ama Somnium’da bu kesinlikle ama kesinlikle olmuyor. En başarılı bulduğum kısmı buydu, hatta The Game Awards’ta narrating dalında yer almasını bile isterdim o kadar iyiydi. Yani bir mekanı araştırıyoruz, araştırırken gerçekten komik veya merak uyandıran diyaloglar oluyor. Tam diyalog seçenekleri ufaktan bitecek gibiyken bir telefon geliyor ve hop başka bir mekana geçiyoruz. Oradan başka mekana geçerken yanımıza başka karakterler katılıyor, beklenmedik cinayetler oluyor falan filan pacing asla düşmüyor ve hep biraz daha okuyayım diyerek başından kalkamıyorsunuz. Uchikoshi farkı buradan geliyor olsa gerek.

Route sisteminden de biraz bahsedeyim. Ben en başta dediğim gibi bu oyunun bölüm bölüm olacağını sanmış, her bölüm farklı bir cinayeti toparlarız diye ummuştum. Fakat daha cinayet bile çözülmemişken X Route END yazısını alınca anladım ki daha çoook yolumuz varmış. Bu oyunda route kavramını bizim psync seanslarında seçtiğimiz yollar belirliyor, ben bunu biraz geç fark etmiştim oynarken. Bazı karakterlerin psync seanslarında Mental Lock dediğimiz yollar ikiye ayrılıyor A ve B olmak üzere. Bazen tam olarak ne yaparsanız A’yı veya B’yi seçeceğinizi bilemediğiniz için karavana usülü giriyorsunuz. Bu yollar o karakterin asıl sonuna veya kötü sonuna götürüyor sizi. Oyunun menüsünden rahatça girebileceğiniz zaman çizelgesi ile de istediğiniz sahneye tekrar dönebiliyor hatta komple o soruşturmayı sıfırlayabiliyorsunuz. Hikayenin sonlarına doğru hatta çizelge zaman zaman tıkanıyor ve sizden belirli bir route’u bitirip öyle gelmenizi isteyebiliyor. Bu birbirinden farklı noktalara giden ve her routeta katilin X veya Y çıkabileceği senaryolar en sonunda öyle bir birleşiyor ki, oyunun son birkaç saatinde sadece tüyleriniz diken diken oturup sinematikleri takip ederken buluyorsunuz kendinizi. Hikaye tamamen bittikten sonra bile “demek o yüzden bu route’ta şu şöyle oldu” diye hâlâ detayları düşünüyorsunuz. İnanın oyunun son anlarında yarattığı hisle Death Stranding’in son birkaç saatinde yarattığı his arasında fark sıfır.

Teknik olarak gelirsem grafikler başta gözümü korkuttu hatta dandik bilgisayarım çalıştırmayacak diye korktum ama en yüksek modda bile rahatça oynayabildim. Konuştuğunuz karakterler hem sol alttaki portrelerinde hem de karşınızda konuşurken mimikleri falan hareket ediyor. Hatta bazen ekranda birden fazla karakter varken A kişisiyle konuşursanız, yaşanan diyalogun akışına göre B kişisi size doğru bakıp tuhaf suratlar yapabiliyor. Özellikle resepsiyondaki koca memeli ablaya kur yaparken yanımdaki çoluk çocuğun hayretler içerisinde bize bakakalması beni çok eğlendirmişti. Sinematikler de gayet hoş ama bazı sinematikler var ki oyun boyu en az 5 kez falan önünüze çıkıyor flashback niyetine kullanıldığı için. Eğer ayarlardan skip modunu kapalı tutarsanız bunları atlayamıyorsunuz iyice çekilmez hâle geliyor, mutlaka açmak gerek.

Oyunda bir de aksiyon sahneleri mevcut, beni ikileme düşüren mevzulardan biri yine burası da. Bu oyunda aksiyon sahneleri aksiyon olsun diye değil de tamamen eğlence unsuru olarak konulmuş. Yani bir grup silahlı adamın önüne porno dergisi fırlatıp, adamlar derginin başına üşüşünce yakınlarındaki varili patlatmaktan ibaret aksiyon sahneleri. Ama bazen dozu kaçıyor, 12 yaşında kız kocaman adamların önünde artistik dövüş hareketleri yaparken ellerinde taramalı tüfek olan 10 tane adamın kıza bir tane bile kurşun isabet ettirememesi biraz aptalca oluyor ya. İnanın porno dergisiyle adam vurmak daha mantıklı geliyor şöyle şeylerin yanında. Ana karakterimizin sağlam bir abaza oluşu, o dergiyi fırlattıktan sonra hüngür hüngür ağlaması bile daha eğlenceli diyebilirim.

;___;

Son olarak karakter tasarımları ve müziklere de biraz övgüler dizeyim. Karakter tasarımlarının arkasında yıllardır karakterlerine hayran kaldığım No More Heroes ve bazı Fire Emblem karakterlerini tasarlayan Yusuke Kozaki var. Açıkçası sadece Aiba’nın tasarımı bile hayran olmaya yeterli, özellikle karakterin ellerinin şeffaf olması çok güzel düşünülmüş. Müziklerdeyse son zamanlarda çıkmış olan Bloodstained: Ritual of the Night‘ta da yer almış olan Itou Keisuke var. Açıkçası müzikleri çok çeşitliydi, rahat 10 tane parçayı tekrar tekrar dinleyebilirim. Yetmemiş bir de kapanış parçası olarak tüm karakterlerin dans ettiği şahane bir klip düşünmüşler, cringe ve ergence dursa da o bile hoşuma gitti.

Danganronpa ve Zero Escape gibi oyunları oynadıysanız bunu da mutlaka ama mutlaka denemelisiniz. O oyunlar kadar devrim yaratan nitelikte unsurlar sunmasa da kendine has anlatımıyla ve şahane hikayesiyle son zamanların en başarılı oyunlarından biri kesinlikle. Benim final notum tertemiz 9/10, puan kırdığım tek nokta Iris ve onun routeları.

3 thoughts on “AI: The Somnium Files

  1. goty seçenekler arasında bile bulunmamasına şaşırdığım bir oyun aslında. herkeste böyle düşünüyor bayağı underrated kalmış hiç konuşanda yok bu oyun hakkında

    Beğen

    • PR çalışmaları çok zayıftı bu oyun için ya, bence daha iyi reklamı yapılabilirdi. Spike Chunsoft’u seviyorum çok ama bu oyunu kendim araştırmasam ilgimi çekmeyebilirdi

      Beğen

Düşüncenizi Paylaşın