Steins;Gate 0 – 11. Bölüm

Pandora’nın Kutusu açıldı.

Geçen hafta bayram gezmesinden ötürü bir şeyler yazamamıştım. Öncelikle 10. bölümü ufaktan aradan çıkarayım, iki bölüm ardarda güzel gidiyor zaten. Bazı arkadaşlar sabırsız davranıp bir an önce YouTube’taki playlistlerden VN’in devamını görmek istiyor farkındayım. Ama lütfen yap-ma-yın. İlk haftadan beri bas bas söylüyorum VN’de birbirinden farklı sonlar var ve hepsi kendi içinde canon. Anime ise tüm bu senaryoları alıp elden geldiğince mantıklı bir şekilde tek senaryoya sığdırmaya çalışıyor. Haliyle siz orada sadece 1 senaryoyu bile açıp izleseniz, kendinizi saçma bir şekilde spoillemiş olursunuz. Üstelik yediğiniz spoilerdan bir şey anlamazsınız çünkü animedekinden farklı gelişiyor her şey. Sabredin arkadaşlar sabredin.

Neyse, 10. bölüm bazı arkadaşlara fanservis veya filler gibi gelmiş olabilir ama tüm sahneler oyunda da birebir vardı. Ekstra olarak bahsetmem gereken pek fazla şey yok, Moeka’nın güzel yanlarını görüyoruz. Maho route olduğu için Maho odaklı gidiyor her şey, ek olarak da Moeka’nın o kadar öcü bir tip olmadığını anlıyoruz. Salieri – Mozart olayının da tam olarak neyi ifade ettiği bu bölümlerde anlaşılıyor her ne kadar anime ilk haftalarda Sarieli hatasını yapmış olsa da. Ben bu Salieri Mozart muhabbetiyle ilgili çok bilgi vermeyeceğim şimdilik, belki anime ileride biraz daha genişletir muhabbetleri.

Amadeus tamir edilmiş fakat bu kısımlar animede niye böyle oldu anlamadım. Sanki Amadeus’u birinin hacklemesi gayet sıradan bir şeymiş gibi rahat davranıyor herkes. “Aaa Maho geç bakayım Amadeus’un başına hahaaa ne güzel eğleniyorsunuz” diye rahat rahat takılması falan çok garibime gitti. Aynı şekilde Okabe’nin de patır patır hiç tırsmadan Amadeus’la konuşması falan garip.

10. bölümün güzel dakikalarından biri Sergeant Nae sahnesiydi. Hah Nae demişken, bu konuyla ilgili bazı arkadaşların sıkıntısı olmuş. Şimdi ilk sezonda animede yayınlanmamış fakat VN’de gerçekleşen bir detay var. Blogdaki S;G yazımdan alıntı yapayım:

Doğru düzgün bizle konuşmayan hatta bizden nefret eden bir karakter Nae. Sadece Mayuri’yle iyi anlaşıyor, onun haricinde bize hep kötü davranıyor. Bu hareketlerinin sebebini ise FB kendini öldürdüğünde anlıyoruz.

FB ölür ölmez camdan dışarı atlıyor ve ortadan kayboluyor Nae, daha sonra da gelip Moeka’yı öldürüp kaçıyor. Time Leap yapıp her şeyi bir daha inceliyoruz, babası yeni ölmüş birisi için garip bir davranış olduğu için Nae’yi takip ediyoruz ve konuşuyoruz. Burada babasının ölümünden bizi sorumlu tuttuğunu, gelecekten geldiğini, aslında SERN’in adamı olduğunu ve gelecekte bizi defalarca işkence ederek öldürdüğünü anlatıyor. Moeka’yı öldüremediği için üzüldüğünden dolayı da 15.000 kez time leap yapıp günümüze geliyor ve Moeka’yı öldürüyor.

Nae’nin bu tip şeyleri internette karşınıza çıkmış olabilir. Bunlar animede asla yer almadığı için ilk kez görenlerin kafasını karıştırıyor olabilir. Anime sadece Braun’un kendini ve Moeka’yı öldürmesini evden dışarıda yaptığı için Nae’nin sahnelerine gerek kalmadı. Bilmeniz gereken en önemli şey tüm bu olayların Alfa’da kaldığı. Yani Alfa Nae gelecekte gerçekten de Okabe’ye bilenip geçmişe time leap yapmış olabilir. Bunlar Alfa’da kaldı, biz ise Beta’dayız. Suzuha’nın geçen haftalarda dediği gibi bir kişinin Alfa ve Beta’daki yetişme şartları farklı olduğu için kişiliğinde de değişimler gözükebilir. Yani Beta’daki Nae’nin üstte gördüğünüz Nae’yle alakası yok. Zaten ilk sezonda bile animeye koymadıkları bir şeyi Beta sezonuna hiç karıştırmazlar. Aklınız karışmasın.

Bölümde bir de güzelinden Maho date sahnesi vardı, Maho en azından hak ettiği değeri görmüş. Birlikte Kurisu’nun öldürüldüğü yere gidiyorlar ve Okabe epey zorlanıyor. İzleyicilerin bu sahnede “söyle de kurtul be adam” diye kudurduğuna eminim. Zaten o da artık dayanamıyor ki 11. bölümde söylüyor bizimkine. Maho da aptal bir kız değil, ufaktan anlıyor Okabe’de bir şeylerin olduğunu. Ve Okabe’den önce bombayı o patlatıyor, laptopun kendisinde olduğunu söylüyor. Buradaki reveal sahnesi bence şimdiye kadar animede işlenmiş en güzel sahneydi. Maho’nun tam olarak ne söyleyeceğini kelimesi kelimesine bildiğiniz hâlde Okabe’nin o şok oluşunu derinden hissediyordunuz. İyi iş.

Ek olarak Makise’nin öldüğü yer sahnesinde atladıkları minik şeyleri not düşeyim. Maho boş durmamış, Kurisu’nun ölümünü aslında uzun süre araştırmış. Nakabachi’den tutun da Rusya olaylarına kadar. Hatta Kurisu’nun evindeki yangını çıkaranların Rusça konuştuğunu hatırladığını söylüyor Maho. Yine farklı işlenen bir diğer konuysa Okabe aslında tam bu sahnelerde o laptopun Daru’da olduğunu çözüyordu. Biz animede her ne kadar göremesek de VN’de bi mesajlaşma sistemi var ve Daru eline bi laptop geldiğinden bahsedip duruyordu önceki sahnelerde. Maho laptop konusunu açınca Okabe’nin aklına dank diye düşüyor o laptop bu laptop mu diye. 11. bölüme sakladıkları için böyle bölme gereği duymuşlar. Zaten işte tam da bu sebepten 11. bölümdeki “Daru aslında o hackermış” sahnesi aşırı ruhsuz hissettiriyor. Gidiyorlar aa Daru sen mi buradaydın, aa Okabe senin burada ne işin var gelin gelin falan saçma sapan bir şey olmuş 😀

Maho bu laptopun hacklenmesi için Daru’yu tuttuğunda daha bizim Daru’yla arkadaş olduğumuzu bilmiyormuş. Bir de bizim ortalarda böyle Kurisu Kurisu diye gezdiğimizi görünce bizden şüphelenmiş. O yüzden de uzun süre bizden bu laptop olayını saklamış, özetle bize güvenmemiş Maho. Atlanmış birkaç bilgi, animede olmasının pek de bir önemi yok zaten. Geçelim 11. bölüme.

Daru’nun gizli mekanına gidiyoruz. Ben bu sahneleri VN’de okurken epey meraklanarak okumuştum, vay be adam nasıl gizli üs gibi kurmuş diye. Burada böyle çat diye bulduk, garip bir şey oldu nedense. Daru hâlâ çözememiş şifreyi, zaten olay sadece şifre değil hard diskin kendince bir anahtarlama sistemi var. O yüzden bu kadar uzun zaman alıyor. Bu sahnenin 2 versiyonu var VN’de. Mekana girdiklerinde Amadeus bizi arıyor. Eğer açmazsak animedeki versiyonu görüyoruz. Fakat eğer açarsak da Maho’nun oteline yine birilerinin girdiğini söylüyordu. Hani bölümün devamında bu arkadaşlar birden Daru’nun mekanını basıyor ya, o arkadaşlar ne alaka diyenler olmuş olabilir. Ama aslında o elemanlar hiç boş durmuyor, laptopu didik didik arıyorlar. O telefon geldikten sonra da ufaktan tırsıyorlar elemanlar laptopun peşinde diye. Binayı hızla terk edip mekandan tüyüyorlardı. Okabe tüm olanları Faris’in mekanında anlatıyordu Maho’ya, sonra Maho da laptopu Okabe’ye veriyordu. Laptop’a ne olduğu da bilinmiyordu henüz falan filan. Anime Amadeus’a cevap vermediğimiz versiyonu ele almış.

Okabe hâlâ Maho’ya anlatıp anlatmama konusunda kararsız, bizim de içimiz şişiyor bu muhabbetten. İçine ata ata ne hâle düştün, tuta tuta çatlayacaksın be adam 😦 Daru’nun da biraz pışpışlamasıyla söylemeye karar veriyor ve her şeyi anlatıyor Okabe. Maho hâliyle ilk olarak biraz daha bu işin üstüne düşüp Kurisu’yu kurtarmayı düşünüyor ilk. Biz o yollardan geçmedik mi sanıyorsun, olmuyor işte henüz olmuyor. Laptop’a ne yapalım edelim diye kendi aralarında münakaşa ederken Rus ve Amerikan tiplerin peşlerinden geldiğini öğreniyorlar atıyorlar kendilerini dışarı. Daru’nun burada ne kadar profesyonel olduğunu görebiliriz, o borudan nasıl bir kaymaktı üstadım. Sokak arasında motosiklet kasklı tiplerle karşılaşıyoruz. Okabe bu timelineda henüz ölmeyeceğini bildiği için ortaya güzel bir blöf atıyor ve Maho’yu güvence altına alıyor. Derken Ruslar geliyor ve mekanı güzel bir tarıyor. Burada bi arkadaş yaralanıyor. Laptop da parçalanıyor, bir parçasını da Maho alıyor. VN’deki versiyonda burada kimin bize saldırdığını aslında biliyorduk ama o senaryoyu da değiştirmişler mantıken, neyse.

Lab’a geri dönüyoruz ve Maho’nun ne kadar yıkıldığını görmüşsünüzdür. Aylardır bu laptopa gözü gibi bakmış, Kurisu’nun en değerli mirası olarak gördüğü o şeyi gözünün önünde parçalara ayırıyorlar. Kız o şokla elinde tuttuğu parçanın elini kestiğini bile fark edememiş. O kadar korkmuş ki elini bile açamıyor, kasları kilitlenmiş. Zaten bölümün ilerisinde de yine yere yığılmasının ufak bir habercisi. Nasıl korkmuş ya yazık. Laptopu koruyamadığı için kendini suçlu hissediyor, Kurisu için zaten üzülürken bir de onun son eşyasını koruyamadığı için ağlıyor da ağlıyor. Sembolik şeylere pek meraklı Maho, geçen hafta annesine o peluşu hediye etmek istemesi de buna bir diğer örnek.

Faris’in evindeyiz. Artık Okabe’de nasıl bir paranoya olmuşsa motosiklet suitli kimi görse ilk Moeka’dan şüpheleniyor. İlk iş onun eline bakıyor ve sıkıntı olmadığını görüyor. Demek ki SERN ve Rounder ekiplerinin bu saldırıyla alakası yok diye düşünüyor. Bu da geriye Durpa-Stratfor ikilisini bırakıyor. Bize ilk saldıranlar bu iki ekipten biri, yani Amerika. Sonra ateş açan ekip de Rusya olmuş oluyor. Bakalım arkasından kimler kimler çıkacak.

Maho güzelce duşunu almış ama hâlâ olayın etkisinden çıkmamış. Bu sahnenin açıkçası tamamen fanservis komedi unsuru olarak kullanılması acayip zoruma gitti. Tamam kız o sahnede çıplak kalıyor okey, ama her çıplak kalınan sahne komedi ögesi değildir. Orada ciddi bir şey yaşanıyor, çıplaklık endişe edilmesi gereken en son şey yav. Küvette Maho’nun deriiin deriiin bir sürü düşüncesi vardı, oralar hızlıca geçiştirilmiş de bir an önce şu kız yere düşse der gibi yapmışlar sahneyi. Neyse Maho’nun kasları gevşiyor ve yatağa taşınıyor. Okabe’yle burada tatlı konuşmaları var, Maho’nun da yerini bildiği yer burası oluyor. Zaten aralarında bir şey olacağı falan da yoktu, hep elalemin dayatmasıydı. Maho tam olarak emin oluyor bu sahnede Kurisu ve Okabe arasında bu tekrar süreçlerinde bir şeylerin geçtiğinden.

Uzak çekimler çok kötü ya..

VN’de bu sahnede Maho aslında ufaktan biraz kabus falan görüyordu. Motosiklet kasklı ablanın buna saldırdığını falan görüp uyanıyordu vücudu kilitleniyordu karabasan usülü. Okabe de bu yüzden yanında kalıyordu bir süre. Maho bi süre uyuyup uyandıktan sonra da azıcık konuşuyorlardı. Hatta Okabe bi ara Kurisu’yu öldürenin kendisi olduğunu söyleyecek gibi oluyor ama Maho onu susturuyor. Bu sahnede Okabe aslında olabildiğince soğuk ve mutsuz kişiliğini devam ettiriyordu. Animedeyse nedense bi yumuşak, bir mutlu böyle hâlinden epey memnun bir Okabe var anlayamadım. Ufak tefek konuşmalardan sonra Maho uyuduğunda uzun zamandan sonra ilk kez gülümseyen bi Kurisu görüyor rüyasında.

Maho, Leskinen ve Reyes sonunda Amerika’ya geri dönüyor. Leskinen Okabe’yi üniversiteye davet ediyor, bizimkinin uzun zamandır istediği bir şey. Onlar orada gülüp eğlenirken Mayuri’nin suratı yine düşüyor Okabe gidecek diye. Yine bu sahnede bir detay görüyoruz ki hepinizin aklına aynı şey gelmiştir. Yuki’nin elinde sargılar var. Geçenki olaydan sonra artık bu kadarı da fazla oluyor diyorsunuzdur eminim. Neyse Okabe bu süreçte Suzuha’yla konuşmuş laptopun akıbetiyle ilgili ama Suzuha’nın içi henüz tam anlamıyla rahatlamış değil. Son olarak Leskinen artık gittikleri için Amadeus’un erişimini Okabe’nin telefonundan kaldırıyor. Tatlı bir vedalaşma sahnesinden sonra (;_;) bizimkiler yola çıkıyor. Derken o da ne, anime bize öyle bir detay veriyor ki tüm şüphelerimiz yine alt üst oluyor. Reyes elini bir örtünün altına saklamış, yoksa onun da mı elinde bir şey var? (O görüntü acayip meme material olmuş)

Acaba bu sahnenin olayı neydi?

Tam anlamıyla sanki 12. bölümle birlikte anime bitiyormuş gibi bir hava var şu an değil mi seride? Herkes evine döndü, Amadeus gitti falan. Ama işte o işler öyle olmuyor. İşin eğlence kısmını yeni geride bıraktık, asıl serüvenimiz şimdi başlıyor. Bakalım tam olarak ne gerçekleşecek de bu tatlı final havası bozulacak, göreceğiz.