Shingeki no Kyojin S3 – 1. Bölüm

ss (2018-08-13 at 01.29.57)

Kaldığımız yerden devam.

3. sezonda her şey pat diye başlıyor farkındayım. Çünkü animenin atladığı ufak bir kısım var, orayı vermeyince “en son biz burada bırakmamıştık niye böyle oldu” dedirtebiliyor izleyenlere. Kopukluğun sebebi tam olarak bu.

En son bıraktığımız yerde Eren yeni bir güç keşfetmiş ve arkalarında Reiner, Ymir ve Bertholdt’u bırakarak kaçmışlardı. O üçlü de bir şekilde kendini kurtarmıştı. Operasyonda çok ağır kayıplar veriyor ana birlik; Mikasa ciddi şekilde yaralı, Erwin’in kolu yok ve rahat 100 küsur asker ölmüş. Konu bir şekilde Eren’in gücüne geliyor ve Eren bu gücü yararlarına kullanıp önceki sezonda amaçları olan Wall Maria’yı kapatmak istiyor. Ayrıca Hange’nin ondan istediği “titanlardan duvar yapılabiliyorsa belki Eren de bir şekilde bu gücü keşfedebilir” bakış açısı da var.

ss (2018-08-13 at 05.07.39)

Eren’in saçı uzamış

Bölüm Eren’in martılardan da anlaşılacağı üzere deniz kenarında olduğu bir sahneyle başlıyor. Armin’in dediğine göre duvarların ötesinde kesinlikle bir deniz var, kitaplarda böyle görmüş. Eren’se denizin de ötesinde ne olduğunu merak ediyor. Derken açılış giriyor.

Şahsen ben açılışa bayıldım. Sasageyo şarkısını millet belli ki çok sevmiş ama açıkçası ben tıkandıklarını hissetmiştim o sezon. Bildiğiniz önceki 2 şarkının birleşimi gibi bir şeydi Sasageyo, üstelik açılışta Beast titan ile birlikte koşan hayvanlar falan vardı ama bu sahnelerle alakalı hiçbir şey görmedik. Resmen koyacak şey bulamayıp rastgele titanlarla falan doldurmuşlar açılışı. Bu sezonsa hem şarkı hem de görsel açıdan tam sezonuna uygun bir açılış yakalamışlar. Öncelikle şarkıda Hyde ve Yoshiki’nin emekleri var. Hyde kim derseniz, yıllardır hatta özellikle 2010 yıllarında animeci gençliğin hastası olduğu bir grup vardı L’Arc-en-Ciel diye. İlk Fullmetal Alchemist açılışlarından tutun da Great Teacher Onizuka’nın o müthiş açılışına kadar muhteşem işleri vardı. Yoshiki ise bana göre yaşayan efsanelerden birisi. 80 ve 90 yıllarının efsane gruplarından X JAPAN’ın kurucu ve bateristi, ayrıca söz yazarı ve piyanisti. Zaten açılışta da dinlerseniz tüm marifetlerini konuşturmuş, piyano notalarından şahane bateriye kadar. Hyde de ona sesiyle eşlik etmiş. Kattıkları duygu muazzam.

İlk bölümde ben resmen açılıştan öteye gidememiştim, sürekli geri alıp bir daha dinlemiştim. Hem bu sezon aşağı yukarı neler göreceğimizi düşününce hem de manganın şu an olduğu yerleri göz önüne alınca o kadar duygusal bir ürün olmuş ki takdir ettim. Herkesin çocukluğuna değinilmiş. Eren-Armin-Mikasa üçlüsü bir yana dursun, Levi’nin küçüklüğü ve çocukken onunla takılan Kenny, Erwin ve öğretmen olan fakat Erwin’e anlatılmaması gereken şeyleri anlattığı için öldürülen babası, Historia ve onun yanında duran bir kadın var. Belli ki hepsinin geçmişleriyle ilgili bir şeylere değinilecek ve bu karakterlerin derinine ineceğiz. Eren’in küçüklüğünün koşarak gelip diğer arkadaşlarını çağırması, sonra büyük Eren’e çarpıp sonra özür dilemesi çok etkiledi beni. Hatta yetmiyormuş gibi Warrior ekibinin de küçüklükleri konmuş Annie falan. Daha sonraki bölümlerde bu açılışa iyice bağlanırım. Ayrıca sözlerinde geçen “What’s the lie, What’s the truth, What to believe” kısmı da önümüzdeki 2 sezonu özetler nitelikte. Bazıları açılışta neden titan yok diyip duruyor, işte titan bu yüzden yok. Bu sezon duvarın dışına değil, duvarın içine odaklanıyoruz.

Bölüme geçelim. Bizimkiler bir kulübeye geçmişler burayı düzenlemeye çalışıyorlar. Kendileri Levi’nin yeni birliği olarak seçilmişler. Yeni görevleriyse Eren’i ve Historia’yı korumak. Historia konusunda daha tam olarak bilgili değiller, sadece Nick’in söylediği kadarıyla “duvarların sırlarını bilme ihtimali olan kişi” diye biliyorlar. Giriş yazımda bir önceki arcın sonunda Eren uzaktan arkadaşlarına bakarken Levi ve ekibini bir anlığına görüyor demiştim. O sahneyi buraya eklemişler kendilerince. Eren belli ki Levi tarafından epey hırpalanmış, mekanı mümkün olduğunca temiz tutmaya çalışıyor. Mikasa ise yeni yeni iyileşmesine rağmen alıştırmalar yapmaya devam etmiş, kız her an hazırlık tabii. Hoş onu bu kadar robotik göstermelerinden nefret ediyorum, mangada gerçekten böyle değil bu kız ya :/ Derken Levi geliyor ve masanın altındaki tozu fark ediyor. Adam tam bir temizlik hastası ya.

Sıra Eren’in gücünü test etmeye geliyor. Fakat Eren’in vücutta bir sıkıntı var, titan formuna tam olarak ulaşamamış. Ayrıca Eren etrafındakilerin ona dediklerini de duymuyor, vücudunun yarısı da titan bedeninden dışarıya sarkmış hâlde o yüzden hiç hoşnut değiller bu durumdan. Mikasa ve Hange koşarak Eren’i titandan çıkarıyorlar ve suratının da darmadağın olduğunu görüyorlar. Hange tabii psikopat gibi Moblit’e o suratı da çizmelerini söylese de Mikasa çıldırıyor hâliyle, kurtarıyor Eren’i. Yukarıydasa Armin ve Levi planı bir daha dile getiriyorlar. Bu hızla giderlerse Wall Maria’yı kapatmalarının çok zor olacağının farkındalar. Levi ayrıca Historia’ya mümkünse Eren’le birlikte aynı vagonda dönmelerini hatırlatıyor. Kendisi hâlâ Historia’nın tam olarak neler bildiğinden emin değil, yine de Nick’in söylediklerini düşünüyor. Hange deneyleri bitiriyor ve ekiplere etrafta kimsenin onları görmediğini kontrol etmeleri için sıkıca tembihliyor. Tabii onlar kimseyi bulamasa da uzaklardan 2 kişinin onları dikizlediğini görüyoruz.

ss (2018-08-13 at 05.17.45)

Kolsuz Erwin 😦

Trost’a geri dönüyoruz. Trost, Wall Rose’un güneydeki uç bölgesi yani Eren’in titan formuyla kapattığı duvar. Levi, Erwin’e rapor vermeye gelmiş. Başarısız olmalarının altındaki sebebin Eren’in suçu olmadığını, bilgisizliklerinden ötürü olduğunu düşünüyorlar. Eren’in de bir şekilde Annie gibi kristalleştirmeye benzer bir yeteneği olması gerektiğini ama bunu bir türlü anlayamadıklarını düşünüyorlar. Ayrıca Historia’nın da olayı gündeme geliyor. Lord Reiss’in kızı olduğundan iyice eminler. Bir şeylerin zamanında ters gittiğini ve bu kızın o yüzden gizli kapaklı yaşadığının farkındalar. Ama anlayamadıkları şey, böyle sıradan bir ailenin kızının duvarlarla alakasının ne olabileceği.

Bizimkiler uyanmış, Eren kendini suçlu hissediyor bir şeyler yapamadığı için. Mikasa burada ne kadar çırpınıyor gibi gözükse de aslında haklı, Eren’in gerçekten de bir kabahati yok. Animede şöyle sürekli Eren Eren diye çırpınan kız gibi göstermelerinden nefret ediyorum. Connie’ninse kafasında sadece Beast Titan’ı alt etmek var, zira annesini ve tüm köyünü titana dönüştürmüştü bu titan. Historia ise artık Ymir’in de gitmesiyle iyice sessizleşmiş ve karamsarlaşmış. Hiçbir hedefi yok, onu anlayan da kimse kalmamış. Ymir’in bile kendine gidecek bir yol bulduğunu ama kendisinin hâlâ yerinde saydığını fark etmek bozmuş onu. Eren’inse burada dikkat çektiği tek nokta Historia’nın artık konuşmaya başlaması oluyor. Eskiden tabii bıcır bıcır konuşan bir kız olunca, bu karamsar kız onlara garip geliyor. Historia da özellikle altını çizerek o bildikleri Christa’nın artık olmadığını hatırlatıyor. Eren’in işine geliyor zira kendisi hiç inanmıyormuş Christa’nın o şirin masum kız hâllerine. Ymir hakkında da düşünmeleri gereken çok şey olduğunu söylerken birden Berthodlt ve Ymir’in “arkadaşınızı mı yedim” muhabbetlerini hatırlıyor. Derken Hange’nin geldiği haberiyle bu an bölünüyor. Ayrıca dikkat çekmem gereken bir konu da burada animasyonun acayip iyi olması. Bu sezon özellikle dikkat edin, karakterlerin yüz ifadeleri ve mimikleri çok detaylı işlenmiş. Saniyelik mimikleri değişiyor, ağızlarının oynayışı bile özenli.

Hange hiç de iyi haberlerle gelmemiş. Papaz Nick’in öldüğünü söylüyor. Kendisi Trost’ta göz altında tutuluyordu, orada ölmesi dikkat çekiyor hâliyle. Hange cesedi görünce onun acımasızca öldürüldüğünü, işkenceye uğradığını anlıyor. Bu sırada inzibatlar ona olabildiğince kaba davranıp cinayetin üzerini örtmeye çalışıyorlar. İnzibatlar Hange ve Moblit’e bu meselenin onları ilgilendirmediğini, zira cinayeti işleyenin bir titan değil insan olduğunu hatırlatıyor. Yani keşif birliğinin alanının dışında kalıyor. Hange’nin dikkatiniyse başka bir şey çekiyor. Karşılarındaki inzibatlar sıradan kişiler değil, en üst birlikteki inzibatlar. Onların burada olması bile garip çünkü kendileri normalde merkeze bağlı olmaları gerekirken Wall Rose’da, hem de Trost bölgesinde bulunuyorlar. Hange’nin tam da orada kafasına dank ediyor. Belli ki kraliyetten birileri Nick’in keşif birliğiyle olan yakınlığından huysuzlanmış ve adamlarını ağzından laf almak için yollamış. Nick de konuşmayınca onu işkence ede ede öldürmüşler. Hange karşılarında konuştuğu bu iki inzibatın aslında Nick’i öldürenler olduğunu anlayınca karakter değişimine gidiyor.

Manyak Hange bu sezon çok iyi parlıyor ya. İnzibata hayran olduğunu, elini sıkışmak istediğini söylüyor ve yapışıyor eline. Elini deli gibi inceleyince kızarıklıkları falan fark ediyor tabii, kaçar mı hiç. Hange burada Nick’in öylesine bir arkadaşını olduğunu, Nick’in aslında duvarlarla alakasını falan hiç bilmediğini söyleyerek kendini meseleden uzak tutmaya çalışıyor. Böylece olabildiğince az dikkat çekip, meseleyi arkaplanda düşünmek istiyor. Fakat gitmeden Hange’liğini yapmadan edemiyor, eğer onu öldürenleri bulurlarsa onlara Nick’e yaptıklarının aynısını yapacağını mutlaka iletmelerini söylüyor. Tabii bunları karşısındaki adamın gözünün içine baka baka söylemesi de ayrı güzel. Dönüp giderken Moblit gerçekten onların yapıp yapmadığını soruyor, Hange onun Djel Sannes olduğunu ve hangi birlikten olduğunu anladığını söylüyor.

ss (2018-08-13 at 05.19.45)

Hange kulübede herkese tüm bu olanları anlatıyor. Levi’nin dikkatini çekense bu işi normal inzibatlara falan değil, direkt merkezdeki inzibatlara yaptırmış olmaları. Yani belli ki bu adamın bildikleri gerçekten kritik. Dönüp Hange’ye Nick’in kaç tane tırnağının söküldüğünü soruyor durduk yere. Tüm tırnaklarının söküldüğünü görünce Nick’in gerçekten de onlara bir şey ötmediğinden emin oluyorlar. Yani Historia’nın ellerinde olduğundan ve keşif birliğinin Reiss ailesini araştırdığından merkezdekilerin haberi yok.

Hange’nin ekibinden Nifa geliyor ve Erwin’den bir haber getiriyor. Nick’in başına gelenleri ona söylemeye gitmiş fakat Erwin’in derdi başka. Gelen bir haberle Levi mekanı olabildiğince kısa sürede kulübeden ayrılmaları gerektiğini söylüyor. Saatler sonraysa inzibatların onların bulunduğu mekanı bastıklarını ve her yeri didik didik aradığını görüyoruz. Yani belli ki birileri hâlâ keşif birliğinden işkilleniyor ve onların peşinde. Levi’den öğreniyoruz ki devlet yeni bir kararla keşif birliğinin duvarlar dışındaki tüm hareketini durdurma kararı almış. Eren ve Historia’nın da kendilerine iade edilmesini istiyorlarmış. Nifa’nın da dediğine göre Erwin ona bu mesajı söyledikten kısa süre sonra inzibatlar gelip Erwin’i tutuklamışlar. Levi artık bir şeylerin hiç de gizli kalmadığını, birilerinin göstere göstere harekete geçtiğini söylüyor. Eren ve Historia’yı ise neden istediklerine henüz anlam veremiyorlar.

Neticede Levi olağanüstü bir kararla Trost’a dönmeye karar veriyor. Sonuçta onlar keşif birliğini hep dışarıda yani açıklıkta arıyorlar, içeride yani kalabalığın arasında kaybolmak daha mantıklı geliyor. Ayrıca bu şekilde peşlerindekinin kim olduğunu ve gelişmeleri daha sıcağı sıcağına takip edebilecekler. Hange, Moblit’i de yanına alıp Erwin’i nereye götüreceklerse oraya gidiyor. Diğerleriyse Levi ile birlikte Trost’a gidiyorlar. Burada Eren son anda Hange’ye bir kağıt veriyor ve bu kağıda Ymir ile Bertholdt’un konuşmalarından hatırladıklarını yazdığını söylüyor. Bu esnada uzaklardan Kenny’i de görüyoruz, Levi’yi eskiden tanıdığını söylemeyi ihmal etmiyor.

Bizimkiler Trost’a ulaşmış, dikkat çekmemeye çalışarak yürüyorlar şehirde. Connie şehrin her yerinde soyluların bayrakları olduğunu fark ediyor. Sasha o bölgede taç giyme töreni yapıldığını ve bölgeye yardımlarda bulunulduğunu söylüyor. Tam bu esnada kraliyet askerleri halka Kral Fritz’in yardımlarını esirgemeyeceğinin duyurusunu yapıyor. Halk tabii ki böyle şeylerle kolaylıkla kandırılıyor ve Kral Fritz’e iyice bağlanıyorlar. Sasha bile yemeğe tav olanlardan. Tabii Levi kralın ne yapmaya çalıştığını görüyor ve halkın ihtiyaçlarıyla onları ele geçirmek istediğini anlıyor. Bu esnada kalabalıktan onları birinin takip ettiğini görüyoruz.

ss (2018-08-13 at 05.21.46)

Krallıktayız, belli ki ellerindekinin %60’ını halka dağıtmışlar. Adamlar bunun sadece halkın moralini yükseltmek için biraz aşırıya kaçtığını düşünüyorlar. Ayrıca burada konuştukları kişiyse Lord Reiss diye bir adam. Derken kapıda Nick’i öldüren inzibata dönüyorlar, başarısız oldukları için laf sokuyorlar inzibata. Derken Lord Reiss, imalı bir şeyler söylüyor ve planlarının işlemekte olduğunu belirtiyor. Hepsi Kral Fritz’e doğru bakıyorlar fakat Fritz tek kelime etmiyor.

Levi ve diğerleri şehirde yürümeye devam ederken bir araç geliyor ve Eren ile Historia’yı alıp vagonuna atıyor. Sasha burada ağzından neredeyse araçtakilerin Armin olduğunu belli edecekken dank ediyor ve Christa diye bağırıyor. Bu sırada Eren’i görüyoruz ve aslında araçtakilerin Eren ve Historia olmadıklarını anlıyoruz, belli ki Armin ve Jean’i kendilerinin yerine geçirmişler ne olur ne olmaz diye. Eren yediremiyor Jean’in kendisine benzeyebiliyor olmasına, malum kendisi ilk sezondan beri Jean’le sürekli kavga ediyor.

Bu esnada ikisini kaçıran adam Historia’yı taciz ettiğini sanarak Armin’i bir güzel taciz ediyor. Jean burada şok içinde tabii. Camdan olanları gören Mikasa Levi’nin yanına gidiyor ve biraz daha beklerlerse Armin’in Historia olmadığını anlayacaklarını, ayrıca Armin için üzüldüğünü söylüyor. Tabii bunu yine bu kadar robotik yapmasalar da aslında gerçekten Armin’e üzüldüğünü hissetsek çok daha iyi olacak ama neyse. Mikasa ayrıca Levi’nin bacağının durumunu da sormadan edemiyor, malum hâlâ o bacağın yaralanmasında kendini sorumlu tutuyor Mikasa. Levi bacağının iyileştiğini, ondan ziyade bu haydutların sadece amatör olduğunu ve neden böyle önemli bir mesele için rastgele insanları kullandıklarını anlayamadığını söylüyor. İkiliyi kurtarma görevini Mikasa’ya bırakıp Eren’in yanına gitmek üzere yola koyuluyor. Gitmeden Mikasa’ya minik bir bilgi veriyor, Armin ve ötekilere de söylemesini istiyor. Tabii biz bunu şimdilik duyamıyoruz.

ss (2018-08-13 at 05.23.03)

I wish that were me

Derken haydutların başı olarak odaya Dimo Reeves giriyor, biz bu adamı önceki sezonlarda Mikasa’nın tehdit ettiği tüccar olarak biliyoruz aslında. Kendisi insanlar korkuyla kaçmaya çalışırken geçidi kendi aracıyla tıkamış, askerlerin torpiliyle istediğini yapabileceğini sanmıştı. Mikasa gelip onu tehdit edene kadar tabii. Onlar mekana girerken Mikasa hepsini bir güzel pataklıyor. Yalnız ne pataklıyor ama, anime paraya kıymış. Animasyonun akıcılığı acayip hoşuma gitti. Ne vardı ki önceki iki sezonda da bunu sürekli yapsalar. Mikasa tüm arkadaşlarına bu adamları bağlayıp Levi’yle buluşmaları gerektiğini, Levi’nin onlara bir mesajı olduğunu söylüyor.

ss (2018-08-13 at 05.23.16)

Levi’nin çatıda Nifa’yla buluştuğunu görüyoruz. Belli ki Eren ve Historia’yı üstü kapalı bir vagonla yollamışlar, peşine de Hange’nin adamlarını takmışlar yol boyu izlesinler diye. İkiliyi Pyxis’in yanına göndermeyi hedefliyorlarmış. Nifa diğer planın nasıl gittiğini soruyor, Levi planda sıkıntı olmamasına rağmen bir türlü rahat değil. Bir şeylerin anormal derecede iyi gittiğinin farkında, bu kadar kolay olmaması gerektiğini düşünüyor muhtemelen. İnzibatların amatör haydutları falan kullanacaklarına bir türlü ihtimal veremiyor. Bu işin olsa olsa bir kişi altından çıkacağını düşünüyor ama dile getiremiyor.

Kenny’nin lafını açıyor Nifa’ya, onu hiç duyup duymadığını soruyor. Kendisi belli ki bir seri katilmiş, neredeyse 100 tane inzibatı katletmiş. Tabii kendisi bunlara inanmıyormuş, öylece bir efsane olduğunu düşünüyormuş. Levi’yse tüm bu olanların da, o kişinin de gerçek olduğunu hatta çocukken onunla birlikte yaşadığını söylüyor. İçinden işte bu tip amatörleri kullanarak iş yapmanın tam da onun yapacağı bir iş olduğunu, eğer vagonu takip ediyorlarsa da muhtemelen bunu ya arka taraftan ya da yüksekte bir yerlerden yapacaklarını düşünüyor. Tam bu esnada arkasından Kenny tam da kendi bulundukları çatıya çıkıyor, Levi mevzuyu çaksa da Nifa’yı kurtaramıyor ve Nifa vuruluyor. Sadece Nifa değil, Hange’nin yolladığı tüm destek birliği bir bir öldürülüyor. Burada Kenny’nin giydiği kıyafetlerin diğer birliklerden farklı bir donanıma sahip olduğunu fark ediyoruz. Derken muhteşem bir animasyonla Kenny’nin tüm adamları şehrin her yerinde beliriyor ve müthiş bir hızda hareket ediyorlar. Kenny de sürekli Levi’nin ne kadar büyümüş olduğunu, büyüse bile çok da değişim geçirmediğini alaycı şekilde söylüyor. Tabii ki burada kastettiği Levi’nin chibi oluşu, yani cüce oluşu. Ulan Kenny 😀 Levi’nin malum Kenny çığlığıyla bölüm kapanışsız bitiyor.

Bir sonraki bölüm sezonun 4 bölümü içerisindeki en iyi animasyona sahip kovalamacayı içeriyor.

3 thoughts on “Shingeki no Kyojin S3 – 1. Bölüm

  1. Kitap tadında bir inceleme olmuş harika!
    Ancak inceleme olmasına rağmen bölüme dair cok az kişisel düşünceni paylaşman beni üzdü daha cok bölümü olduğu gibi bizimle paylaşmıssın
    en azından yazının sonuna o bölüme dair düşüncelerini,beklentini karşılayıp karşılamadığını yeterli olup olmadığı gibi fikirlerinide paylaşırsan tadından yenmez bence 🙂

    Beğen

    • İnan bunun ben de farkındayım ama bu ilk bölümler için buna mecbur kaldım zira bu kısımlar biraz kritik, önceki sezonla nasıl denir hikaye ve bilgi açısından bağlanması gerekiyor bir şeylerin. O yüzden giriş yazımda olduğu dille yazdım. Bölümler ilerledikçe ve izleyiciler yeni karakterlere alıştıkça dilimin değişmeye başladığını göreceksiniz 😀 Yoksa ben de pek sevmiyorum hep bu şekilde yazmayı

      Beğen

      • Ek olarak bölümde olanları genelde her bölüm incrlememde yazarım, sadece burada VN olmadığı için çok fazla ek bilgi katamıyorum. Mangadaki atlanan yerleri yazıyorum genelde ama şimdilik bir şey atlanmadı.

        Bu yazıları incelemeden ziyade arşiv olarak kullanıyoruz, zira birkaç yıl sonra 4. sezon gelip de bu sezondaki olaylara bağlanınca elimizin altında özet olsun detayları kolaylıkla hatırlayabilelim ^^

        Beğen

Düşüncenizi Paylaşın